DİLLENDİRİMESE DE KORKU; ALMAN MAHKEMESİ’NİN “NEIN” DEMESİ...
Piyasalardaki Gelişmeler:
Haftanın ilk gününe borsalar, Çin ithalatında beklenmedik düşüşü gösteren data ve Yunanistan’a ilişkin kaygıların etkisi ile satış ağırlığı ile başladı. Gün boyunca genel olarak satıcılı seyir ile hareket eden Avrupa borsa endeksleri günü %0,3 civarında düşüşler ile kapattı. ABD borsalarının kapanışına 1 saat kala gelen ABD tüketici kredileri datasının da 9 milyar dolar artış beklenirken 3,2 milyar dolar düşüş şeklinde gelmesi ABD borsa endekslerinin satış ağırlığının artmasına neden oldu.
Piyasaların bu hafta için iki önemli beklentisinden ilki; Almanya, Karlsruhe’de bulunan Alman
KAYNAK = AYATIRIM
yazinin devami....
Anayasa Mahkemesi 500 milyar euroluk Avrupa İstikrar Mekanizmasına (ESM) yapılacak katkıyı yasaklayıp yasaklamayacağına dair yarın vereceği karar. Her ne kadar piyasalar yapılan anketlerde de piyasaların genel seyrine de bakıldığında çıkacak kararın “evet” olacağı yönünde görünse de çıkacak kararın “hayır” olma olasılığı tedirgin ediyor. Zira Euro Birliğini büyük bir riske sokacak, zayıf da olsa, “hayır” kararının çıkması Çin’in ithalatının azalmasını ya da Yunanistan’ın Troyka Heyeti ile ekonomik paketin revizyonu konusunda uzlaşmaya varamaması haberlerini satış için bahane haline getiriyor. Dün seans içinde bir ara Alman Anayasa Makkemesi’nin kararının 12 eylül sonrasına erteleneceğine dair söylenti çıksa da henüz konu hakkında resmi açıklama yok. Ancak Mahkeme kararının tarihinin ileriye atılması piyasalarda özellikle de Euro üzerinde pek de olumlu algı yaratmayacaktır.
Bu haftanın diğer önemli beklentisi ise; yarın başlayan ve Perşembe akşamı açıklanacak olan FED’in Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısı sonucu. Bu toplantıdan FED’in yeni bir parasal genişleme anlamına gelen (QE3) tahvil alım programı açıklamasına dair umutlar azalsa da beklentiler hala yüksek. Ancak piyasaların umurunda olan şey FED’in ya da ECB’nin yeni bir parasal genişleme kararı açıklamasından çok Dolar’ın maliyetinin artmaması. Bu nedenle; geçen hafta ECB’nin tahcil alım programı açıklaması sonrasında, Euro karşısında değer kaybeden Dolar nedeniyle, FED bu hafta QE3 kararı vermeyerek, geleceğe dair umutları yönetse bile piyasalar için yeterli olacaktır. Bu duruma rağmen Barclays FED’in bu haftaki toplantısından 50 milyar dolarlık aylık tahvil alım programı açıklamasını beklediğini açıkladı. Goldman Sachs ve BNP Paribas’da geçen haftaki yavaşlayan istihdam datası sonrası FED’in 13 eylülde “ucu açık tahvil” alım programı açıklamasını bekliyor.
İçeride ise; dünün ana gündemi 2. Çeyrek büyüme rakamları oldu. Türkiye ilk çeyrekte %10,3’lük büyümesine karşın 2. Çeyrekte %2,9’luk büyüyerek; başta TCMB’nin operasyonları olmak üzere, yapılan ekonomiyi soğutma çabalarının başarılı olduğunu kanıtladı. Ancak bu ekonomik soğuma bütçe dengesinde de alarma neden olmaya başladı. Bu alarmın piyasalarca dikkate alınmamasının sebebi ise; bizzat Maliye Bakanı’nın durumun ciddiyetinin farkındalığını ve gerekli tedbirleri ilan edeceğini en net şekilde söylemesindendir. Cari açığı, büyük ölçüde, enerji maliyetlerindeki düşüş nedeniyle gerileyen Türkiye’nin başına bir de bütçe açığı tedirginliği eklenmemesi; şimdilik Bakan’ın bu sorumlu tavrına bağlı. Ancak gerekli tedbirler alınmayarak bütçe açığının artması cari açık yanına bir de bütçe açığı riskini ortaya çıkarabileceği olasılığı daima akılda tutulmalıdır. Umarım bugün not artışı beklentisi ile yükselen İMKB, bir kaç ay sonra bu riskin gerçeğe dönşebileceği bahanesi ile sert düşüşlere neden olmaz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder